26 Ocak 2011 Çarşamba

Şimdi aşk zamanıdır...



“Şimdi aşk zamanıdır
Aşk ömrün baharıdır…”

O en uçarı çocuksu hayallerim seninle beraber gitti ha gitti. En güzel bir zaman dilimi içerisindeyim şu an halbuki. On numara be hayatımda her şey oğlum. Yoksunluk krizlerine sokan sensizliğimi hariç tutarsam. Hakikaten hiç bu kadar rayında gitmemişti işlerim bu yaşıma kadar. Yani her şey bu kadar güzel giderken ben nasıl oluyor da böyle eksik kalabiliyorum ki derken ben fark ettim ki sen benim baharımmışsın. Baharım eksilince 3 mevsimim kaldı geriye ve onlar fasılalar halinde döner durur bu devri daim içinde: sensizlikle kavrulduğum can yakıcı, yürek kavuran bir yaz, peşine çok hüzünlü sarı sonbahar, en son da içimi üşüten dondurucu zemheriler geliyor. Baharım eksilince hiç yeni çiçekler filizlenmiyormuş yüreğimde. Hayatta kalmayı başaran bitkiler yazın sıcağıyla kavruluyor, peşine gelen sonbaharla güneşini de yitiriyor, yağan yağmurlarla çürüyorlar, en son gelen kış da üzerine beyaz ölüm örtüsünü örtüp kalan canını da alıyor yeni umutların.
Gülme ha gülme.

“Ayrılık ayrılık aman ayrılık…”

En çok koyan da bizim ayrılığımızda gayrılık da var.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Yarrak gibi adam&me

"madem sordun cevap vereyim; her insan gibi kendimde beğendiğim ve beğenmediğim özellikler var. kendimde beğendiğim özellikler; dürüst, sevecen ve dostcanlısı olmam, beğenmediklerim ise; insanların söyledikleri her şeye inanmam, almaktan çok vermeyi sevmem ve yalan söylemeyi bir türlü becerememem. ki en çok bu sonuncusu için kızıyorum kendime umut"

Dostlar bir chat sitesinde yarrak gibi adamla karşılaşacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Şimdi sizi macere dolu sohbetimizle başbaşa bırakıyorum...




Yarrak gibi adam
merhaba
Raskolnikova
maraba
Yarrak gibi adam
keyifli bir muhabbet için bana bir şans verir misin?
Raskolnikova
tabi
Yarrak gibi adam
msn adresimi verebilir miyim?
eklermisin
Raskolnikova
hayır
Yarrak gibi adam
peki
ismim arda
kendimden bahsedebilirmiyim biraz
Raskolnikova
elbette
Yarrak gibi adam
asıl mesleğim makina mühendisliği
6 ay önce mesleğimden vazgeçtim
kuzenimle birlikte
özel bir oto servis kurduk
şimdi kendi mesleğimi yapmasam da kendi işimi yapıyorum
aslen ankaralıyım
doğma büyüme de buradayım
Raskolnikova
iyiymiş
memnun olduğun mesleğe başladığına sevindim
Yarrak gibi adam
bir evin bir oğluyum
fakat
tek çocuk şımarık olur olayı bende hiç olamadı
ben ilkokuldayken
annem ve babam ayrıldılar
sürekli gel gitlerin arasında kalan bir çocukluktu ama yara almadan kurtuldum
hayvanlar, kitaplar, müzik, hoş sohbet, otomobil vazgeçilmezlerim
mutfakta iddealı olduğum kadar da ev işlerinde başarılıyım.



Raskolnikova
yazmayı çok seviyosun demek:d
Yarrak gibi adam
haşlama et hariç yemek sevmem
yazmayı derken
?
Raskolnikova
yani kendini anlatmayı sevmek güzel ilginç bişiy
Yarrak gibi adam
başka çarem varmı
?
kiminle konuştuğunu az çok bilmek istersin diye düşündüm
Raskolnikova
yo hoşuma gitti
güzel yani
ama bi yerden kopyalayıp yapıştırıyo olmayasın bunları?
Yarrak gibi adam
:)
onun için bana yazan ve kendini anlatan birisi gerekir diye düşünüyorum
Raskolnikova
sen ne güzel anlatıyodun ama
Yarrak gibi adam
biraz utandım : )
çok geveze deme sonra diye sussam mı konuşsam mı arasındayım şu an
Raskolnikova
a yo hızını kesmek veya utandırmak için yazmadım
sadece alışkın olmadığım bi tarz
ifade etmek istedim
ama lütfen devam et
Yarrak gibi adam
şimdiki işim gereği ankaranın her yerinde her an olmak mecburiyeti
biraz yorucu oluyor
ama keyfili
bir işten keyif aldığın sürece
o iş sana hep kazandırır
türkiyenin bir çok iline gittim
gezmek çok hoşuma gidiyor
ama elleri cebinde avare bir tarzda gezmek değil
bildiğin turist gibi elimde fotoğraf makinam
gezerim
: )
Raskolnikova
iyiymiş:)
Yarrak gibi adam
kitaplar gözlerimin bozulmasındaki en büyük etken olmasına rağmen başucumdan eksik edemediğim şeylerdir.
hani bir adaya düşseniz
yanınıza ne alırdınız sorusuna
kitap kitap kitap desem
sıkılmam
ama şunu da anlamam
bir insan bir adaya nasıl düşer
düşerse ki yanına nasıl seçebildiği şeyleri alır
Raskolnikova
zor bi ihtimal
ben müsadeni istesem
çok uykum varda
Yarrak gibi adam
tabikide ne demek
iyi geceler olsun inşallah
allah rahatlık versin
hoşcakalın
Raskolnikova
saol

17 Ocak 2011 Pazartesi

ODAMDAKİ EŞYALARIM VE KULLANIM ALANLARI

İnsan alet kullanan bir hayvandır gibi bir tanım olduğunu hatırlıyorum lise felsefe kitabında. Evet ben de eşyaları kullanıyorum ancak işlevlerini birazcık farklılaştırarak.. Şu aynılaşan dünyamıza biraz kreatiflik katman fena mı ah sen ilahi çocuk! Hayatımın %85inin geçtiği odamda fantastik bir yolculuğa ne dersiniz canlar?


Saç kurutma makinesi: Evet saçımı kuruttuğum da oluyor bu aletle. Peki saç kurutma makinesinin ısıtıcı etkisini kim yadsıyabilir ki? Kombiyi 45 derecede tutarak tasarruf yapılan güzel yuvamda buz gibi ayacıklarımı başka ne türlü ısıtabilirdim Cevat abi? Hadi söyle. Ayrıca giyeceğim kıyafetleri önce saç kurutma makinesiyle ısıtıp giymem de cabası. Elektrik faturası mı dedi biri?? Annem fırını çok çalıştırıyo gençler ben ne yapayım?



Islak mendil: Gün geçmiyorki benim cağnım evimde bir malbuş paketim atılmamış olsun. Duman avcısı valideden dolayı sigara yassah hemşerim. Ayrıca babam duyarsa ağzıma sıçar o da ayrı mevzu tabi. Bunun için sigara içme etkinliğimi odamda ve camlar fora konseptinde gerçekleştirirken en yakın dostum eslak mendil oluyor. Islak mendile külü silkeleyip ardından peçeteyi doğaya karışması üzere uzak ufuklara fırlatıyorum. Odam terasa bakıyor onun için direkt külü atamıyorum dostlar.



Yatak: Adını kendinden aldığı o muhteşem mekan the bed! Tüm gün ayakta veya oturarak çalışmaktan kelli eve gelince dikey halde duramıyorum dostlar. Yatak güzel yatak tatlı. Rüyalarımın, laptopumun durağı. Ütüyü de elbetteki yatağımın üzerinde yapıyorum. Herşey onun üzerinde cereyan ediyor. Cinayete kurban gidecek olsam yine bu yatağın üzerinde olur bence.

13 Ocak 2011 Perşembe

Bizim damat Robbie


Bu senenin nazarımda en büyük olaylarından bir tanesi (birtanesineee bitanesineee) Robbie Williams’ın Türk kızı Ayda’yla dünya evine girmesiydi. Bundan sana giren çıkan ne diye sormayın aziz dostlar, Robbie piç erkek sevgimizin mihenk noktası, gözümüzde bir sex objesi en nihayetinde. Nicole’le çektiği klip mübarek noelin nazarımda cisimleşmiş en güzel bir hatırasıdır. İstedik vermediler ama tek tesellim şudur ki Robbie yabancıya gitmedi, heç olmadı. Safkan bir Türk kızı olmasa bile kırma da olsa bizim kanımızdan canımızdan bir hatun Robbie’yi kapattı, şimdi Ayda Robbie’yi yiyor ya canlar imdi emdi yürek yırtılur. Yırtık dondan çıkar gibi fırlayan windows’unuz sahte penceresine de diyecek bişey bulamıyorum. Bacınla bi alakam yok be Bill kasma bu kadar anasını satim. Ayrıca cillop gibi yeni formatladığım pc’yi yazılım sahteciliği suçlamasıyla yüzyüze bırakan arkadaş sana ağzımı bozmak istemiyorum. Neyse.
Kapı zinciri olmayan bildirdi.

11 Ocak 2011 Salı

FANTASTİK OTOBÜS YOLCULUĞUM

Yine bir İngilizce kursu dönüşüydü. Evet haftasonları İngilizce kursunda bir mrs Brown bir ms Brown olma hülyalarıyla cirit atıyordum. Deli gönül macere dolu İngilizce konuşulan topraklarda sefer yapmak istiyordu.



Otobüse binmeden önce önündeki yazıya rağmen yine de şöföre istasyona gider mi? Diye soraraktan otobüse atladım. Neydi bunun sebebi? Bilmiyorum bilemiyorum. Yanında dikildiğim amca 2 durak sonra inince bodoslama atladım amcadan boşalan yere. Ya napacağdım? Yanımdaki kişi de kalkmıştı. Çantayı kitapları tam yanıma sererken bir teyze biniş kapısından hızla yanıma doğru hareket etmeye başladı. Teyzenin en çekilmez özelliği sakız çiğnemesi sanmıştım başta. O sakızı çiğnerken sanki benim etimi dişliyor gibi geliyordu. O en sevmediğim tarzda bir çiğnemeydi. Ama hayır en çekilmez özelliği bu değildi. Teyze yol boyunca oturduğu yerden ayaklarını sallayacaktı.




Fantastik yolculuğum cak cuk sesleri ve ayak sallama hareketleriyle süregiderken teyze bir hamleyle ağzındaki sakızı çıkarıp çantasında bir yere yapıştırdı! Sevinmiştim dostlar, yalan yok polisler de üşüyordu. Ancak teyzenin cebinden çiğ kestane çıkarıp onu dişleyerek kabuğundan sıyırıp kestanenin iç tabakasına ulaşacağı ise hiç aklımın ucundan geçmezdi… En sonunda at kestanesi büyüklüğündeki evcil kestaneyi yemesi bitmişti. Dedim herhalde en kötü ihtimal sakız çiğnemeye geri döner veya sadece ayağını sallar. Hatta Allahın sevgili kuluysam ilk durakta inip benim azabımı sonlandırabilirdi bile. Ah hayır kim sana böyle güzel bir şeyin başına geleceğini söyledi ki? Teyzenin beslenme etkinliği dur durak bilmeden devam ediyordu. Şimdi de cebinden çıkardığı 1 çift cevizi hunharca birbirine çakıştırıyor ve bu etkinliğinden hastalıklı bir zevk aldığını gözlerini belertmesinden anlıyordum.



Neyse ki durağıma yaklaşmıştım. İçimden geçen otobüsten inerken teyzenin böğrüne bir dirsek darbesi indirmekti. Evet o da birilerinin anasıydı yanlıştı yaptığım, belki evladı bunu görse beni sikertebilirdi. Ama unutulmaması gereken bir diğer noktaysa ben de bir ana baba evladıydım. Neyse ki durağıma yaklaşmıştım. Ters bakışlarla otobüsten indim. Yol boyunca şu muhasebeyi yaptım içimde; yolculuğu ayakta yapsaydım nasıl olurdu? Ama şoförlere drift zevkini tattıran rotamızda etrafa savrulmam ve bu manzara karşısında teyzenin tıs tıs gülmesi beni daha derinden yaralayacaktı.
Evet şimdi ruhumda açılan yaraları tedavi etmek üzere evime yol alıyordum…
Gamlıhazan egodan bildirdi.