13 Nisan 2011 Çarşamba

GÜRBÜZ KASLI SEVDİCEĞİM

“Hadi gidiyorsun
Yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun
Herşey gidiyor
Gökte bulut,dağda kar,düzde kervan gidiyor
Solgun bir gül oluyor insan
Bir demet Kar çiçeği ölüyor,sen gidiyorsun
Ne ucuz yaşıyorsun,ne kolay
Bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
Bakma öyle
Ben kanıyorum sen üşüyorsun”
İ.S.


Yıllardan sonra, 3 diyardan sonra gönlümüz bi kıpraşsın dedik. Gittik gürbüz kaslıyı bulduk kaynanamı satim. Çok fazla Sarıkaya karikatürlerine abandım ondanmıdır bilinmez, çok karikatürize olaylar geliyor başıma. 4 milyon nüfuslu şehirde sabahları 5te kalkan(ki artık 4te kalkıyor), güne spor yaparak başlayan ve akşamları 8de yatan kaç kişi var azizler? Ne zaman arasam ya yüzmede, ya halısaha maçında, ya da basket maçında. İşin tuhafı başlarda muhabbetinden, tavrından etkilendiğim adamın artık tipi de beni kendine çeker oldu. Bildiğin erkek tipi bir aşk yaşar hale geldim kendi içimde. Feriştahın fantezileri gibi sizi “edele”ye boğmak istemem ama adam bildiğin biscolata reklamı baş oyuncusu. Of bi de o ela gözler, o muhteşem kara kaşlar.


Peki ya ben? En son fiziksel faaliyetimi 2011 mart ayındaki kar baskınında terasa kardan adam formu oluşturmakla yapmış insanım. Bir dirhem et, bin ayıp örter sözünü yaşam felsefem halinde yaşıyorum. Hani yarın bi gün evlensem çoluğuma çocuğuma “Gençken benim belim 1 karıştı 36 beden giyerdim” demem imkansız.
Karikatürize dedik ya hani. Bu sfenks vücutlu adamı tavlamama gelirsek eğer onunla ilk görüştüğümüz ortamda “ben karikatür çiziyorum” dememle başladı. Adam öyle güzel anlattı ki yaptığı faaliyetleri, ben düşündüm hiçbir hobim yok benim, hiçbir faaliyetim yok, karikatürü evet çok okurum ama elime kalem almışlığım yoktu. İşte bu yalanı savuruverdim ve çok işe yaradı. Cidden çok acayip ilgisini çekti karikatür çizmem. Ve her görüşmemizde bi karikatür çizsene diyo göt. Fil hafızası varmış mübarekte. Unutmadı gitti. Her defasında unutturana kadar ter tırnağımdan çıkıyor. Hayır bir de karikatür çizdiğimi söyleyerek bir erkeği etkilemeye çalışmak ne kadar akıl karı bir mevzudur. Bu da ayrı bi tartışma konusu.


Ha baştaki şiir mi dediniz? Ben o beni sevsin istiyorum, daha doğrusu sevmesini istiyorum ve bekliyorum. Ama ne bilim başta seviyorum felan dediydi, şimdi de çok değerlisin neyim diyo. Ama akşam 8de uyuyo işte ve sanki maaş bağlamışlar gibi spor yapıyo. Sanki up-shaper sponsoru. İşte deli divane konumuna geçemiyoruz.
UYAN BE GÜRBÜZ KASLI!!

9 Nisan 2011 Cumartesi

Görünmez canavarlar ve kazanlaşan kafam

Acayip hasta olmuş haldeyim. Boğazım şişmiş, hafiften bir ateş, kafamsa kazan gibi ağrıyor, kulaklarda da hafiften bir sızı. Yani ben bende değilim meçhullerdeyim diyebilirim. İyileşmem adına bi tas balı çayın, sütün, kaynar suyun ve zencefilin içine katıştırıp yemişimdir tahminim. Kış uykusuna yatmam an meselesi.
Neyse elimde bir kitap var birkaç gündür okuduğum “Görünmez Canavarlar” adı, Chuck Palahniuk yazmış işte. Ben bu yazarı hiç duymamıştım aslında, kitabı da duymamıştım. Bir arkadaşı beklerken dosttan alıvermiştim işte. Cidden dikkatim çok dağınık olabiliyor bazen. Ben bu kitabı işyerimde masamın üzerinde, orda burada hep bırakıyordum. Bu Cuma kitaba şöyle bi bakarken kitabın üstünün bissürü sik ve daşşakla kaplandığını ve memelerin fora olduğunu fark ettim. Ulan göt yayın evi sürrealst bi resim koymuşun iyi hoş da bu kitapta karılar eekeğe dönmeye mi uğraşıyo? 3 travesti var ulan bi kitapta daha çok meme çizeydin bari, çok utandım ulan.


Aha bu resim işte. Arka kapak daha da fenaa

Neyse kitabın kapağını fark ettikten sonra düşündüm ben bu kitabı bitirene kadar yanımda gezdiricem. Bi de benim bi hoşlaştığım oğlan vardı. Bu bebeye kazara elimde bu kitapla yakalanırsam insan gibi bir açıklama yapmam lazım. Bari yazarın hayatını neyim anlatırım da siki, memeyi görmeden işi bağlarım dedim. Yazdım wikiye chuck diye. Meğer bu Chuck Fight Clubın senaryosunun kitabından uyarlandığı bebeymiş. Ben yazarın adına bakana kadar kitabı yazanın kadın olduğunu düşünüyordum, kadın ağzıyla yazılmış gibi gelmişti bana. Bu işte de bi yamukluk varsa da neyse.




İşte böyle agalar bu Chuck baya değişik bir adammış. Yalnız kitap insanı hayattan soğutuyor ulan sürekli bi kazaya kurban gitmekten korkar oldum, kadının çenesi kopmuş resmen ya. Bi de aids mi ne olmuş kardeşi. Böyle acayip bi kitap sevdim aslında da ne bilim çok acımasız bi adam bu Chuck. Aslında o da değil de hayat acımasız ulan.
Öf bal yemeyeyim artık da haplayım kendimi, vermidon atıverim evet.

1 Nisan 2011 Cuma

Sahilde Kafka kitap değerlendirme

Ödüllü bir kitap plan Sahildeki kafka umut sarıkayanın yarak gibi adam tanımını yüzde yüz karşılayan bir roman. Romanın ana karakteri Kafka Tamura 15 yaşına kadar habire spor yapmış, gıdasına dikkat etmiş, paso kitap okumuş mübarek. Gerçi negatif enerjilere dikkat etmemiş pek ama öyle işte. Sonrasında da dünyanın en sert 15lik delikanlısı olmaya baş koymuş. Babası desen satanist gibi bişey, ibne gidiyo kedilerin kafasını koparıp yüreğini yiyo. Onun dışında oğlan çok sevişken anası dahil bacısını bile elden geçirdi. Ama çok da duygusal olaylar var. Lan bi de bu yunan tanrıları var ya zeus meus bi tek ben mi bilmiyom la onların adını. Yav habire onlardan örnek veriyor. Yani hakikaten ben sevmiyorum o yunan tanrılarından verilen örnekleri. Yavşak gibi geliyo o örnekler. Mal gibi aynı. Ama işte o örneklerden bir dünya vermiş bizim bu big in japan.




Bu romanda ençok geçen kelime nedir diye sorarsanız (ki sormazsınız) ben naçizane derim ki "METAFOR". Amınaki metafor ne ulan oldum ya. Hayır deli dürtmüş gibi herif habire metafor deyip durmuş kitap boyunca. Bi de Nakata diye "Tablarosa" tadında bi abimiz var. Bunun beyin resetlenmiş bi kere, öncesinde çok çalışkan bir öğrenciymiş. Ama kafada bişey kalmayınca bu toplum tarafından aklı kıt olarak algılanmış. Bunda kardeşlerinin aşırı başarılı olmalarının da payı olmuş olabilir. Bi abisigil oranın ziraat bankasında mı ne çalışıyomuş işte. Öyle bi aile. Neyse bu amca habire diyo ki "Bendeniz Nakata". Yav bu nasıl bi çeviridir dedim ya. Bendeniz deyince aklıma küt saç geliyo ya.
Neyse kitabı göt gibi özetledim biliyorum ama okuyun lan çok güzel bi kitap. Hatta söylemesi ayıp ben çok korktum kitabın sonuna doğru. Bunlar ruh oluyo, böyle metafizik metafizik geziyo etrafta, arafa kaçıyolar falan. Dedim o ruh işi değil, cin işi. Ama inanan kim. Ama güzel kitaptı lan okuyun. Ben bu adamın sırayla tüm kitaplarını okicam bence. Çokyalın bi dille yazılmış diyim de edebiyat yazısı yazdığım belli olsun.